Etkinlikler
- ONLİNE EĞİTİMDE PERFORMANS GELİŞTİRME PROJESİ(OPEG)
- DYSON EV TOZU ARAŞTIRMASI
- HDI Sigorta 'Sigorta ve Sigortalılık Algısı Sunumu'
- Araştırma Merkezleri Buluşuyor 2
- Nitelikli Projelere Destek Olmaya Çalışıyoruz
- Derin Masa Kolokyumu 5
- Derin Masa Kolokyumu 4
- Yerküreye Saygı Projesi
- Derin Masa Kolokyumu 3
- Esnaf Gelişim Projesi: 2019-2020
- Mülteci Sorunu Araştırması
- Derin Masa Kolokyumu 2
- Derin Masa Kolokyumu 1
- Araştırma Merkezleri Buluşuyor 1
ONLİNE EĞİTİMDE PERFORMANS GELİŞTİRME PROJESİ
Eğitimciler,aile bireyleri ve öğrencilerin online eğitimlerden en yüksek verimi alabilmelerini hedefleyen; 2 faz halinde planlanan, İstanbul Üniversitesi (İÜ), Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ), T.C. Bitlis Valiliği, T.C. Bitlis Belediyesi ve Zülfikar Ailesi İnisiyatifi ortaklığıyla “Online Eğitimde Performans Geliştirme Projesi (OPEG Projesi)’nin 1.fazı gerçekleştirilmişitr.
Bilim-Yönetim-Halk (STK) işbirliği ile gerçekleştirilen bu projenin ilk aşamasında Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı tüm kademelerdeki öğretmenlerimizin performanslarının arttırılmasını hedefleyen uygulamalı modeller eşliğinde uygulanması planmıştır.
1.fazın hedef kitlesi eğitimciler olarak belirlenmiş olup 19.12.2020–30.12.2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
OPEG Projesinin ilk aşamasında öğretim veren bireylerin ve STK gönülllülerinin oluşturduğu yaklaşık 9.845 katılımcıya ulaşılmıştır. 9 farklı oturum halinde ve 9 gün süren projenin 1. aşaması, İstanbul Üniversitesi’nin dijital imkanları kullanılarak,online toplantı kaynağı olarak Zoom programı üzerinden gerçekleştirilmiştir.Eğitimler İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSTARMER) YouTube kanallarından canlı yayınlanmıştır.
Projenin 2.aşamasında ise aile bireylerinin ve öğrencilerin oluşturacağı geniş bir kitleye ulaşılması hedeflenmektedir.
PROGRAM AKIŞI:online-egitimde-performans-gelistirme-projesi-program-akisi.pdf
PROJENİN BASINDAKİ YANSIMALARI:
https://www.haberler.com/bitlis-te-online-egitimde-performans-gelistirme-13814862-haberi/
https://www.sondakika.com/haber/haber-bitlis-te-online-egitimde-performans-gelistirme-13814862/
https://bitlistv.com.tr/bitliste-online-egitimde-performans-gelistirme-projesi/
https://www.diyadinnet.com/bitlis-te-online-egitimde-performans-gelistirme-projesi-h120735/
http://mobil.ardahanhaberi.com/haber/bitlis-te-online-egitimde-performans-gelistirme-projesi/59418/
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN : https://www.youtube.com/watch?v=NQJ3AFJ2OrA&list=PL2V9CPR9dB7jIXSSfb0QBBdEFUX8ImQIO&ab_channel=%C4%B0statistikUygulamaveAra%C5%9Ft%C4%B1rmaMerkezi
İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSTARMER) tarafından yürütülen DYSON Ev Tozu Araştırması'nın sonuçları İSTARMER Direktörü Doç.Dr.Haluk Zülfikar'ın sunumuyla basın lansmanında paylaşıldı.
Ev tozu araştırmasının sonuçları açıklandı; evlerin yüzde 93’ünde ağır metaller bulundu.
Evlerde maruz kalınan kirleticilerin insan sağlığına olumsuz etkilerini ortaya koymak amacıyla ‘Ev Tozu Araştırması’ yapıldı. Buna göre, evlerin yüzde 93’ünde 14 farklı ağır metal, yüzde 43,3’ünde 7 farklı bakteri ve yüzde 26,7’sinde tek tür mantar türü bulundu.
Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, ağır metal, bakteri ve mantarların solunum (astım, zatürre) ve uyku bozukluklarına, doğurganlıkta azalma, kemik yapısında zayıflık ile böbrek, karaciğer sorunlarına neden olduğunu söyledi.
Global teknoloji şirketi Dyson, İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi’yle evlerde maruz kalınan kirleticilerin insan sağlığına olumsuz etkilerini ortaya koymak amacıyla ‘Ev Tozu Araştırması’ yaptı. Türk halkının temizlik alışkanlıklarına yönelik bilgi edinilmek hedefiyle de gerçekleşen çalışmada dikkat çeken sonuçlar elde edildi. Araştırmanın sonuçlarının paylaşılması için düzenlenen toplantıda Dyson V11 kablosuz elektrikli süpürge de tanıtılarak, bilgi verildi.
İstanbul’da 30 evin salon ve yatak odalarından 60 farklı noktadan toz örnekleri alınarak 108 farklı analiz yapıldı. Araştırmanın detaylandırılması için toz örnekleri alınan evlerde yaşayan bireylerle, demografik yapıları, temizlik alışkanlıkları, sahip oldukları alerjik rahatsızlıkları ve solunum yolu problemleri hakkında anket çalışması yapılarak konutlarda bulunan alerjenlerle hastalık ilişkilendirilmesi üzerine analizler yapıldı. Çalışmada, evlerin bulunduğu lokasyonlar, oturulan binaların kat sayısı, evlerde yaşayan birey ve çocuk sayısı, çocukların yaşları, evcil hayvan besleme durumu gibi kriterler gözetildi.
ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI
Araştırmaya göre kişilerin yüzde 75’i evlerinde bulunan toz tiplerinin farkında değil. Evlerin yüzde 93’ünde 14 farklı ağır metal, yüzde 43,3’ünde 7 farklı bakteri ve yüzde 26,7’sinde tek tür mantar türü bulundu. Yani her 10 evden 9’unda metal ve ağır metale rastlanırken evlerde görülen ortalama metal sayısı bakteri sayısından yüzde 150 daha fazla.
Çalışma yürütülen evlerin yüzde 10’nunda; bireyler üzerindeki tehlikeli etkilerinden doğurganlık engelleyici özelliğiyle dikkat çeken, büyük iş ve üretim makinelerinden, kumaş boyası, mıknatıs özellikli aletler ve elektronik cihazlardan ortaya çıkan ‘Molibden’ ağır metaline yüksek miktarda rastlandı.
Özellikle evcil hayvanlar, sinekler ve temas yoluyla yayılan bakterilerden ‘Coccus’ türüne evlerin yüzde 93,3’ünde rastlanırken, evlerin çoğunda (yüzde 57) 7 bakteriden (Coccus, Bacillus, Staphylococcus, Streptococcus, Diplococcus, Coccobasilli ve Basillus) ortalama 4’ü bulunuyor. Bireylerin uyuduğu yerdeki oksijen dengesinin bozulmasına, kaliteli bir uyku uyuyamamasına, burun tıkanıklığına, ağız ve boğaz gibi nefes yollarının kurumasına ve tahribata sebep olan ‘Hyphae’ mantarına evlerin yüzde 26,7’sinde rastlandı. Bu mantar türü ağırlık olarak yatak odasında tespit edildi.
İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar, 3 buçuk ay sürede araştırmada, evlerdeki tozların detaylı bir analizden geçtiğini vurguladı. Doç. Dr. Zülfikar, “Evi, binayı ve ilçeyi seçerken sağlığı birinci sıraya koymalıyız. Yatak odaları güneş görmelidir, karanlık, nemli odaları yatak odası yapmayın. Salonda yaşıyoruz ama yaşamayı da bilmiyoruz, yemek yiyoruz, uyuyoruz, çamaşır kurutuyoruz. Ama temizlik noktasında sıkıntılarımız var. Temizlikte havalandırma nedir? Ne kadar da bir pencere açılmalı? Oksijenin alınması ne işe yarar? Bunlar bizim yaptığımız ölçümlerde bilinmiyor. Bilinme oranı yüzde 10’un üstüne çıkmadı” dedi.
HER GÜN EVİ EN AZ 15 DAKİKA HAVALANDIRIN
Doç. Dr. Zülfikar, “Her gün mutlaka pencereleri açıp en az 15 dakika evi havalandırmalıyız. Yaptığımız araştırmaya göre kişiler, bilinçli olarak haftada bir kez evini havalandırıyor. Sabah kalkınca yatak odalarındaki pencereyi açmak zorundasınız çünkü gece oksijeni tüketiyorsunuz. Oksijen olmayınca yatak odalarında yüzde 26,7 mantar ürüyor. Mantar zihin hastalığı yapıyor, astıma, alerjiye neden oluyor. Çalışmaya katılanların yüzde 58’i evinin temiz olduğunu söyledi. Yüzde 42’si ise ev temizliğinin süper olduğunu belirtti. Hiç kimse evinin temiz olmadığını düşünmüyor” diye konuştu.
“ÇORAPLARLA MANTAR VE BAKTERİ TAŞINIYOR”
11 günde bir çorabını değiştiren insanların olduğunu dile getiren Doç. Dr. Zülfikar, “O çoraplarda ciddi miktarda mantar ve bakteri taşınıyor. Bu bakteri ve mantarlar yatak odalarına kadar gidiyor. 2016 yılında astım ve alerjisi olanların sayısı yüzde 26,7’yken bugün yüzde 64’e çıktı. Ağır metallerden kurtulmak istiyorsanız apartmanların 11’inci katı ve daha üstünde oturmalısınız. Türkiye’de ciddi derece ağır metal var. Hanelerde ağı metal oranı yüzde 93. Demir, bakır, çinko gibi sağlığı olumsuz etkileyen ağır metaller var” ifadelerini kullandı.
“AĞIR METALLER KANSERE, DİKKAT BOZUKLUĞUNA NEDEN OLUYOR”
Her geçen gün dünyada alerjik hastalıkların çok arttığını söyleyen Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen ise, “Özellikle İstanbul gibi endüstrileşmiş, kentsel yaşamın hakim olduğu illerde ağır metal yükü çok fazla. Çocukluk çağında çok sık görülen kronik hastalık astım çocukların kan, kurşun düzeyiyle direk olarak ilişkili bulunmuş. Ağır metaller birçok kronik hastalığa neden oluyor, küçük yaşlardan beri maruz kalmak karaciğer, böbrek fonksiyonlarında bozulmaya, vücuttaki tüm enzim sistemlerinin olumsuz etkilenmesine, kansere, dikkat bozukluğuna yol açar” dedi.
Bakterilerin her yerde olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sözmen, “Bakterilerin sayısının artması solunum yolu hasarı yapıyor. Egzamaların oluşmasına neden oluyor, bağışık sisteminin düşük olduğu zamanlarda zatürre, kalp kapakçığı hastalıkları ve bunların neden olduğu enfeksiyonlar artırıyor. İstanbul’da deniz kenarında yaşıyoruz, rutubet çok yüksek nefes alamıyoruz. Hastalar genelde sabah kalktıklarında burunlarının tıkalı, ağızlarının kuru olduğunu söylüyor. Böyle bir alerjik zemin varsa mantarda varsa çok sıkıntılı bir süreç oluyor. Alerjisi olan kişiler mantara maruz kalınca mevcut olan burun tıkanıklığı, hapşırık, öksürük, bronşların tıkanması gibi rahatsızlıkları alevlendiriyor” diye konuştu.
DYSON V11 KABLOSUZ ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE HAKKINDA
"Dyson V11 kablosuz elektrikli süpürge, özel dijital motorundan aldığı güçle çalışıyor. Tamamen kapalı HEPA filtre sistemiyle polen, bakteri, küf, toz akarı döküntüleri ve evcil hayvan kepeği gibi ince toz parçacıklarını yakalamada oldukça etkili olan ürün, 0,3 mikron kadar küçük partikülleri yüzde 99,99 oranında hapsediyor. Halı, zemin, döşeme, yumuşak mobilyalar ve yataklardaki tozu temizlemek, iç mekandaki toz parçacıklarının miktarını azalttığından; evdeki toz seviyesini de dolaylı olarak iyileştirebiliyor. Gelişmiş filtre ve conta sistemiyle, yalnızca görebildiğiniz tozu değil göremediğiniz parçacıkları da yakalıyor."
KAYNAK:Demirören Haber Ajansı(DHA),İstanbul
İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSTAMER) ve HDI sigorta iş birliği ile gerçekleştirilen “Sigorta ve Sigortalılık Algısı” araştırmasının sonuçları, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda açıklandı.
“Sigorta ve Sigortacılık Algısı” araştırmasının açıklandığı toplantının açılış konuşmaları kapsamında, ilk olarak HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu söz aldı. Konuşmasına, İstanbul Üniversitesi’nin, Türkiye’nin en eski ve en büyük üniversitesi olduğuna değinerek başlayan Hancıoğlu, İstanbul Üniversitesi ile birlikte araştırma yapma şansına sahip olmanın verdiği mutluluğu dile getirerek şunları söyledi: “Bu birlikteliği biz kendimize misyon olarak aldık. Bugün burada olmamıza öncülük eden İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Vural’a ve bu ilişkiyi taçlandıran İSTARMER Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar’a’ çok teşekkür ederim.” Hancıoğlu, toplantıda Türkiye’nin 13 ilinde 362 kişi ile yapılan bir anket araştırmasının sonuçlarını katılımcılara aktaracağını söyleyerek sözü İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’ya bıraktı.
“Her Türlü Bilimsel İş Birliğine Destek Veriyoruz”
İfadelerine İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Türkiye’nin öncü fakültelerinden birisi olduğunu vurgulayarak başlayan Prof. Dr. Yolcu, 1950 yılında kurulan İletişim Fakültesi’nin, Türkiye’nin iletişim alanındaki ilk fakültesi olduğunun altını çizdi. İletişim Fakültesi olarak, araştırma üniversitesi olmanın gerekliliklerini yerine getirdiklerini aktaran Prof. Dr. Yolcu, “Her türlü bilimsel iş birliğine, hem kamu hem özel sektör olmak üzere destek veriyoruz ve araştırmaların içerisinde oluyoruz. Bu çalışmalarımız ve genç kadromuz Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından destekleniyor” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Yolcu, sigorta alanında da çalışmalar yaptıklarını belirterek, Avrupa Birliği projeleri, Horizon 2020 projeleri ve TÜBİTAK projeleri gibi birçok çalışma yürüttüklerini kaydederek, özel sektör ve kamu sektörü ile iç içe olmaya devam edeceklerini belirtti.
“Uluslararası Bilginin Kullanılır Hale Getirildiği Bir Eğitim Kurumuyuz”
Prof. Dr. Yolcu’nun ifadelerini tamamlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasını gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi’nin özgün bilgilerin üretildiği bir kurum olduğunu ve üretilen bu bilginin toplumun her kesimiyle paylaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, üniversitenin öncü fakültelerinden biri olduğunu belirterek, çok yakın zamanda Türkiye’de ilk olacak şekilde tüm programları ile akredite edileceğini söyledi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin bölüm adı altında anabilim dalı yapılanmasını tamamlamış olduğunu belirten Prof. Dr. Ak, İletişim Fakültesi’nin kadro bakımından yeteneklerin yarıştığı bir yer olduğunun vurgusunu yaptı.
İfadelerine HDI Sigorta’ya teşekkürlerini ileterek devam eden Prof. Dr. Ak, bu tarz iş birliklerine her zaman açık olduklarını aktardı. İstanbul Üniversitesi’nin kendi büyük yapısına rağmen dinamik olma özelliğini koruyan bir kurum olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ak şu şekilde konuştu: “Üniversitemiz; patent, faydalı tasarım alanlarında Türkiye’de açık ara birincidir. Şu anda 686 patentimiz bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı sadece teorik bilgi olarak değil sanayi ve ticari ürüne dönüştürme sürecinde özgün fikirler yumağıdır. Önemli konulardan birisi de bir araştırma üniversitesi olarak her an rekabetin yaşandığı dinamik bir yapı olmamız ve iş birlikçileri ile geliştirdiğimiz çalışmalardır. Üniversitemiz hem ülkemiz hem dünyaya katkı sağlayan bir eğitim kurumudur, uluslararası bilginin kullanılır hale getirildiği bir mutfaktır.”
“Ülkemiz, Krizlerin Üstesinden Gelmektedir”
Araştırmanın 4 Temel Amacı
Araştırma sonucunda, 25-30 yaş gurubu arasında sigorta denilince akla başta sağlık olmak üzere; trafik, kasko, hayat, konut gibi sigorta türlerinin geldiğini tespit ettiklerini söyleyen Doç. Dr. Zülfikar, sigorta satın alma eğilimi, sigorta kavramı ve inanç ilişkisi ve teknoloji ve sigorta algısı gibi konu başlıklarına da yer vererek konuşmasını tamamladı.
HDI Sigorta YK Üyesi Christian Sebastian’ın HDI tanıtım videosunu sunmasının ardından, Ceyhan Hancıoğlu, Sigortanın faydasına değinerek potansiyel müşterilere nasıl ulaşılması gerektiği konusunu ele aldığı toplantı, hediye takdimleriyle sona erdi.